Washington’un derin mekanizmalarını uzun süredir takip eden bir deneyimli gazeteci olarak şunu kesin söyleyebilirim; Amerikan devleti Başkan Erdoğan’ın önderliğindeki yeni Türkiye’nin bağımsız kararlar vermesini ve bunları kararlılıkla uygulamasını bir türlü kabul edemedi.
Türkiye, bağımsız kararlarıyla Amerika’nın global çıkarlarına ters düşse bile, doğru bildiği yolda yürüdü Erdoğan’ın yönetiminde.
AK Parti iktidara gelmeden önceki dönemin Türkiye yönetimine ‘Our boys’ (Bizim çocuklar) mantığıyla bakmaya alışmış olan ABD devleti, Erdoğan’ın kurduğu bu yeni Türkiye’ye bir türlü alışamadı, bocalamaya başladı. Hala daha bocalıyor.
İşte bu yüzden yönetimin hemen hemen tüm birimlerinde Türkiye’den ve lideri Erdoğan’'dan bunun hesabını sorma havası vardır.
Yaptırımlar yeni değil ki
Bugün bazı yaptırımlardan bahsediyoruz ya, bunlar yeni, bugüne tepki olarak hazırlanmış şeyler katiyen değiller. Ben bunları daha Hakan Atilla burada yargılanırken biliyordum ve bildiklerimi o günlerde yazdım da.
Bunların bazılarının hazırlığı bir buçuk yıldır sürdürülüyor.
Yani burada kendilerine göre Türkiye’yi ‘hizaya sokmak’ için birşeyler yapılmasını savunan bir klik var. Bunlar uzun zamandır hazırlanıyordu. Brunson davası onlara arayıp bulamayacakları bir fırsat verdi. Brunson’a sahip çıkmak bunlara hem iç politikada avantaj sağladı, hem de uzun zamandır hazırlandıkları yeni Türkiye ile hesaplaşmaya da giriştiler.
Onları biraz tanıyalım
Bu klik içinde olanlar isim isim şöyle;
Mike Pompeo: Dışişleri Bakanı olduktan sonra ve Trump’ın tavrından da etkilendiği için şimdilerde Türkiye’ye daha dostça yaklaşıyor gözükse de, aslında CIA başkanı olmadan bile önce Erdoğan’a karşı görüşleri ile bilinir Washington’da. CIA başkanlığında bu görüşleri daha da sertleşti.
John Bolton: Trump’ın en yakınındaki isim Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, İslamofobik görüşleri ile bilinen ve neokon çevrelerin daima içinde olan bir isim.
Fred Fleitz: Bolton’un Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki özel kalem müdürü. O da İslamofobik bir neokon, evanjelist çevrelere de çok yakın. O da Bolton gibi Türkiye’ye yönelik sert görüşleriyle tanınıyor.
Steven Mnuchin: Hazine Bakanı, evanjelist çevrelere inancıyla bağlı. Global düzeyde, ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs’e taşınmasına en ilkeli, en yürekten karşı çıkmış olan Erdoğan’ı hiç sevmiyor ve Türkiye’ye savaş açma mantığı içinde bir yetkili. Görüşleriyle, Başkan'ın damadı ve İsrail’in çıkarlarının yönetimdeki takipçisi Jared Kushner’i de etkiliyor. Kushner de zaten İsrail yönetimindeki Türkiye aleyhine görüşleri Washington’a taşıyan isim. Aynı zamanda Amerikan vatandaşı da olan Netanyahu özel ziyaret için ABD’ye geldiğinde Kushner’in babasının New Jersey’deki evinde kalıyor. Gece, Kushner’in eski odasında uyuduğu da biliniyor Washington’da.
Anlayamadıkları için tehdit savuruyorlar
Başkan Trump, etrafını çevirmiş olan bu kliğin heaplaşma mantığını kırabilecek mi bakıp göreceğiz. Ancak şu kesin, Trump’ın yeni Türkiye ile ilgili fazla sorunu yok. O Başkan Erdoğan ile Putin ile yaptığı gibi oturup anlaşabileceğini düşünüyor.
Yeni Türkiye ile sorunu olanlar ise Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye’yi hiç anlamadıklarını sürekli tehditler getirip ve baskı uygulamaya çalışarak gösteriyorlar. Eğer anlamış olsalardı, bunların ters tepeceğini de bilirlerdi. Nitekim Türkiye gereken tepkisini de veriyor. Belki bundan sonra durumu daha iyi analiz edip makul davranmaya başlayabilirler.
Serdar Turgut 04/08/2018 Habertürk